16 Ağustos 2010 Pazartesi

SİVAS

Sevgili arı dostları  ve blogumun takipçileri  bu sıralar boş kalamadığımdan ve işlerin yoğunluğundan  blogu güncelleyemiyorum kusura bakmayın , sizlere  geçenlerde yaptığım sivas yolculugundan bahsedecegim umarım  memnun kalırsınız . Sivas buram buram tarih kokan illerimizden birtanesi ,camileri, medreselri ,darül şifaları , kurtuluş savaşında  türk milleitinin milli bilincinin uyanmasında ve milli cemiyetlerin tek çatı altında toplanmasın da  alınan kararlar ve bir  sürü önemli olayın geçtiği bir ilimiz dir . Buraya gidiş amacım aslında yeni dünyaya göz açan  yeğenim dilara rana'yı  görmekti ve gördümde şimdi sizlere  bu güzel kızı  göstereyim.


Bura da  ablası nilsu ile birlikteler (nilsu biraz kısakanıyor ama zamanla  alışacaklar inşalalh)
  


Küçük fıstık  büyük fıstığın kopyası gibi gözler kaşlar saçlar aynı ,görüntüde aynı olacak gibi bakalım zamn ne gösterecek.

Nilsu da baya bir tatlanmış  e bizede bu tatlı şeyi yemekten başka bişey düşmedi


 
Şimdi biraz sivas dan izlenimler ,aşağıdaki resimde sivasın merkezinde bulunan çifte minare ve  tarihi cami görünmekte ,2 sen önce gittigimde restorasyon çalışmalrı devam ediyordu  şimdide devam ediyor ,ama güzel bir şeyelr çıkmış açıkcası bah.çesinde bulunan ağaçlar  kesilmiş ama (kesilmese dah iyiydi )
yine de güzel
Bu da selçuklu askeri ,türkler tarih boytunca savaşçı özelliklerini kaybetmemiş bir toplum ,savaşmayı türkler kadar iyi bilen bir toplumda yoktur ,bunun en önemli sebebi ise türklerin savaş meydanında ölürlerse şehit sağ kalırlarsa gazi olacakalrını bilmesi ve bu güzel mertebelrin önemini bilmeyen yoktur ,bu nedende dolayı ölümden korkmayan bir toplumuz ve yine bundan dolayıda her tarafımız zırhlarla doldurmamışız haçlı askerleri gibi , bu sayede de savaş meydanlarında daha hızlı daha cevik  olmuşuz,kısacası türk askeri savaşmayı biliyor ,tarih bunun en önemli şahidi.
Burası ise sivas  valiligi  tarihi bir bina oldugu her halinden belli
sivas kongresinin yapıldığı sivasın göbeginde bulunan ben burdayım diyen kongre  binası

Tarihi 1196 olan ulu cami  gercekten durşuyla ecdadımızın  ne kadar  sağlam eserler bıraktığını gösteren bir  eser,kim tarafında yapıldığına gelince aşagıdaki resimde  tüm bilğisi mevcut, bu arada  bir abdest alalım dedik  bukadar soğuk suyu olacagına inanmazdım üşüdüm ,yani şu sıcakalrda üşüdüm


Buradakiler de caminin havlusun da bulunan yatırlar
sütünlar gerçekten çok büyük nasıl yapılmış  yapımında kullanılan taşlar nasıl getirilmiş şimdi bile insan şaşırıyor.
Unutmadan bu caminin minaresi yamuk burda belki belli değil ama gerçekten yamuk hatta  japon bilim adamları yamuk olduğu halde  üzerinde bulunan ağırlıgı  yıkılmadan nasıl taşıdığına hayret etmişler .
Sivasın suyundan almamak olmazdı .
sivas dönüşü direk  arılıktayız fakat bağlar kurumuş amcamın boş işlerle uğraşması ve sulamayı unutması bağların aşırı sıcaklara yenik düşmesine sebep olmuş bu resimdekide bu sıcakalra dayana bilen tek omca
Aşağıdakiler de  başka bir yerde bulunan arılığımdan durumları gayet iyyidi  bunlar bu senenin oğulları.
Bu günlük bu kadar ,sağlıcakla kalınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder